GETAT (Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp)
GETAT (GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP)
GETAT, "Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp" anlamına gelir ve modern tıbbın dışında uygulanan alternatif veya destekleyici tedavi yöntemlerini kapsar. Bu yöntemler, genellikle geleneksel ve doğal kaynaklı uygulamaları temel alır ve modern tıbbi tedaviyi desteklemek veya hastaların yaşam kalitesini artırmak amacıyla kullanılır.
Geleneksel ve Tamamayıcı Tıp Uygulama Ünitesi
Klasik tıbba alternatif veya tamamlayıcı tedaviler tüm zamanlarda var olmasına rağmen 1990’lı yıllarla kullanımı dramatik olarak artmıştır. Bu artışta medya, alternatif tedavi uygulayıcıları ve bazı tıp doktorları rol oynamaktadır.
Dünya Sağlık Örgütüne (DSÖ) göre “geleneksel tıp”, fiziksel ve ruhsal hastalıklardan korunma, bunlara tanı koyma, iyileştirme veya tedavi etmenin yanında sağlığın iyi sürdürülmesinde de kullanılan, farklı kültürlere özgü teori, inanç ve tecrübelere dayalı -izahı yapılabilen veya yapılamayan- bilgi, beceri ve uygulamaların bütünüdür.
“Tamamlayıcı tıp” ise, ilave yarar sağladığına inanılan sağlık uygulamalarının konvansiyonel tıpla birlikte kullanılması sonucu kazandığı anlamdır.
Öncelikli olarak geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının bilimsel yöntemlerle araştırmalarının yapılması ve tıp doktorlarına lisans süresinde ve mezuniyet sonrası dönemde kanıta dayalı bilgiler eşliğinde uygulamalı bir şekilde öğretilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca bu eğitimler sonucu yetkilendirilmiş kişilerin denetimli olarak bu uygulamaları yapmalarının temin edilmesi, bunların dışında kalanların bu uygulamaları yapmalarının engellenmesi gerekir. Nitekim Sağlık Bakanlığı yıllardır akupunktur uygulayıcılarını sertifikalandırmakta ve denetlemektedir.
2014 yılında 663 sayılı KHK’ye istinaden Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün bünyesinde Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Daire Başkanlığı ihdas edilmiş olup, yönetmeliği de hazırlanmıştır. Ünite ve uygulama merkezlerinde yapılabilecek uygulamalar 6 alt başlıkta toplanmıştır.
- AKUPUNKTUR
- SÜLÜK
- MEZOTERAPİ
- KUPA UYGULAMASI
- NÖRAL TEDAVİ
- GLUTATYON TEDAVİ
- OSTEOPATİ
- OZON UYGULAMASI
Akupunktur Uygulaması
Ünitemizde GETAT (Geleneksel ve Tamamlayıcı Alternatif Tıp) uygulamaları için gereken izinler alınmış olup, bu alanlarda poliklinik hizmeti verilmektedir.
AKUPUNKTUR
Geleneksel Çin tedavi sanatlarından birisidir. 5000 yıllık bir geçmişi vardır. Dünya Sağlık Örgütü etkinliğini kabul etmekte, uygulanmasını tavsiye etmektedir. T.C. Sağlık Bakanlığı kontrolünde uygulanması yasal bir alternatif ve tamamlayıcı tedavi yöntemidir. İlk defa 2002 ve nihayetinde 2014 yılında en son yönetmelik çıkarılmıştır. Akupunktur; acus (iğne) ve punctura (batırma). Vücut yüzeyi üzerindeki akupunktur noktalarına çok ince iğnelerle girilir.
UYGULAMA ALANLARI
- Ağrılar (diş ağrısı, nöropatik ağrı, kanser ağrısı, migren…)
- Kas spazmı
- Bulantı ve kusmalar (gebelik, ilaç yan etkisi…)
- Alerjik rinit
- İnfertilite, dismenore, premens sendrom, PCOS
- Anksiyete
- Obezite
KADIN DOĞUM ALANINDA KULLANIMI
- Doğum sancısı ve doğum indüksiyonu için kullanımı
- Makat prezentasyonda Çin tıbbında uygulanan bir nokta - ayak serçe parmağının dışında, buraya ısı uygulaması (moksa) ile %75 başarılı sonuçlar
- Hiperemezis gravidarum, dismenore ve KPA, PMS'de kullanımı
- Depresyon ve anksiyete: Seratonin artışı sağlıyor, dolayısıyla lohusa depresyonunda ve perimenapozal dönemde kullanımı
- Süt artıran akupunktur noktaları, emziren annelerde kullanımı
- Obezite, sigara bırakma
Tıbbi Sülük Tedavisi
Sülük tedavisi bilinen ilk kayıtlara göre M.Ö. 50. yüzyıla kadar dayanır. Sülükler Avrupa’da tıbbi olarak kullanılmaya 15. yüzyılda başlamıştır. Sülük tedavisinin tüm dünyada popüler bir hale gelmesi 19. yüzyılda gerçekleşmiştir. Söz konusu dönemde Avrupa’nın pek çok bölgesinde sülük çiftlikleri ve üretim tesisleri kurulmuştur. Günümüzde de modern tıp yöntemleri ile birlikte kullanılmakta, uygulamalar uzman ve deneyimli hekimler tarafından gerçekleştirilmekte, bu sayede muhtemel yan etkiler de azaltılmaktadır.
Tıbbi Sülük (Hirudoterapi) Tedavisi Nedir?
Tıbbi adı Hirudo Medicinalis olan ve halkalı solucanlar grubunun bir üyesi olan sülük, yüzyılları aşkın süredir tıbbi amaçlı olarak kullanılır. Hirüdoterapi ise vücutta belirlenmiş olan noktalara sülük konulması, canlının da bu bölgeleri ısırarak biyoaktif salgısını bölgeye bırakması ile gerçekleştirilen tedavi yöntemidir. Sülükler tarafından bırakılan biyotit salgı 4 önemli özelliği ile öne çıkar:
- Kas gevşetici (miyorelaksan)
- Kan durultucu (antikoagülan)
- Bağışıklık düzenleyici (immünomodülatör)
- Dolaşım düzenleyici (mikrosirkülasyon)
Sülük insan derisine ya da mukozalara yapışır ve kan emmeye başlar. Bu sırada tükürük bezleri aracılığıyla hirudin adı da verilen biyoaktif bir madde salgılarlar. Söz konusu salgı kanın pıhtılaşmasını engeller ve böylelikle kanama oluşmasına neden olur. Aynı zamanda bu salgıda kılcal damarların açılmasını sağlayan histamin benzeri bir madde de bulunur. Salgı içerisinde bulunan anestezik madde ise ağrı oluşumunu azaltır ya da engeller.
Günümüze sülük tedavisinin modern tıp yöntemleri ile birleştirilmesi, oluşabilecek yan etkileri de minimum seviyeye indirmiştir. Sülük tedavisi başta osteoartrit (kireçlenme) ve benzeri dejeneratif eklem hastalıklarında, bacaklarda oluşan varislerin tedavisinde ve tendon iltihaplanmalarında olmak üzere çok çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılabilir.
Hirüdoterapi Hangi Durumlarda Kullanılır?
Vücutta bulunan fazla ve zehirli kanın atılmasına yarayan tıbbi sülük tedavisi nezleden kansere, ülserlerden kalp yetmezliği gibi hastalıklara kadar çok çeşitli hastaların tedavisinde kullanılır. Hirudoterapinin kullanılabileceği başlıca durumları şu şekilde listelemek mümkündür:
- Varis ya da toplardamar yetmezlikleri
- Romatoid artrit ve benzeri romatizmal hastalıklar
- Migren ve çeşitli gerilim baş ağrıları
- Kopan bir uzuv yerine dikildikten sonra kan akışının yeniden sağlanması
- Çeşitli göz hastalıkları
- Eklemlerde meydana gelen bozukluk ya da kireçlenmeler
- Kası ağrıları
- Boyunda, sırtta ya da belde meydana gelen omurga rahatsızlıkları
- Kronik hepatit ve karaciğer hastalıkları
- Baş dönmesi ve kulak çınlaması gibi sorunlar
- MS, ALS, felç ya da Parkinson gibi dejeneratif sinir sistemi hastalıkları
- Egzama, kronik deri hastalıkları, sedef hastalığı, ürtiker ve akneler gibi cilt sorunları
- Bağışıklık sistemi hastalıkları ya da kronik yorgunluk sendromu
Hirüdoterapi başta yukarıdaki hastalıklar olmak üzere daha pek çok hastalığın tedavisinde kullanılıyor. Bir diğer yandan hirüdoterapi uygulamasının hemofili gibi kanama ya da pıhtılaşma sorunu olan, ciddi kansızlık problemi çeken, kan sulandırıcı ilaçlar kullanan hastalarda kullanılmaması önerilir. Aynı şekilde gebelik yaşayan ya da emziren kadınlarda ve cerrahi girişim öncesinde de uygulanmamalıdır.
HİRÜDOTERAPİ NASIL UYGULANIR?
Hirüdoterapi uygulaması öncesinde herhangi bir hazırlık yapmaya ihtiyaç yoktur. Fakat parfüm ya da deterjan gibi kimyasal kokular sülük uygulamasını zorlaştırabilir. Aynı şekilde uygulama yapılacak bölgenin terli olması da sülüklerin yapışmasını zorlaştırır.
Uygulamayı yapacak olan hekim tarafından bölge steril bir hale getirilir ve ardından sülüğün bölgeye tutunması sağlanır. Uygulama sırasında sülüğün ilk ısırdığı an hasta tarafından hissedilir.
Fakat sonrasında sülük anestezik bir madde salgıladığı için hastalar tarafından ağrı hissedilmez. Uygulama yaklaşık olarak 20 ila 60 dakika arasında sürer.
Sülük tutunduğu bölgeyi genellikle kendiliğinden bırakır fakat gerekli görüldüğü durumlarda hekim tarafından bırakması sağlanabilir. İşlem sonunda kanamanın durdurulması için pansuman uygulanır.
HİRÜDOTERAPİ HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER
Hirüdoterapi yüzyıllardır bilinen bir tedavi yöntemi olarak, pek çok hastalığın tedavisi için kullanılmaktadır. Hirüdoterapi hakkında yukarıda vermiş olduğumuz bilgiler dışında bilinmesi gereken önemli noktalar ise şu şekilde:
- Sülük uygulamasını yapıldığı bölgelerde kaşıntı ve kızarıklık olabilir, bazı durumlarda kanama 4 saatten fazla sürebilir.
- Toplum içerisinde sülüğün vücutta bulunan pis kanı emdiğine yönelik bir algı bulunur fakat bu doğru değildir. Sülük yalnızca salgısında bulunan biyoaktif maddeleri insan vücuduna geçirir ve bu maddeler kan dolaşımına karışır.
- Uygulama bölgesinde birkaç ay iz kalabilir.
Uygulamanın sonuç vermesi adına kullanılacak olan sülüklerin Tarım Bakanlığı tarafından onaylanan üretim tesislerinden alınmış sülükler olması gerekir. Her sülük tek kullanımlıktır ve uygulama tamamlandıktan sonra tıbbi atık yönetmeliğine uygun olarak imha edilmelidir. Son olarak, uygulamanın alanında uzman ve deneyimli bir hekim tarafından gerçekleştirilmesi gerekir.
Mezoterapi
Mezoderm kaynaklı organ patolojilerinin iyileşmesini amaçlayan bitkisel veya farmakolojik ilaçların bölgesel, küçük dozlarda özel iğneler ve özel tekniklerle cilt içi enjeksiyonu uygulamasıdır.
Mezoterapi Nasıl Etki Eder?
Mezoterapide problemin olduğu bölgeye uygun solüsyonlar hazırlanarak işlem uygulanır. Bu şekilde o bölgedeki kan dolaşımı, lenfatik dolaşım ve immün cevap düzenlenir.
Mezoterapi Hangi Durumlarda Kullanılır?
- Eklem ağrılarının tedavisinde
- Boyun ve bel fıtığı hastalıklarınızın tedavi edilmesinde
- Migren ve adet ağrılarının tedavi edilmesinde
- Spor yaralanmalarının tedavi edilmesinde
- Selülitlerin tedavi edilmesinde
- Varislerin tedavi edilmesinde
- Obezite hastalığının tedavi edilmesinde
- Bölgesel zayıflamalarda
- Saç dökülmesini durdurma uygulamasında
- Çeşitli sebeplerden oluşmuş cilt lekelerini yok etmek için
- Çilli ciltler için tedavide
- Herhangi bir sebepten oluşmuş olan yara izlerinin tedavisinde
- Ergenlikte, aşırı kilo alıp vermekte veya hamilelik döneminde oluşan cilt çatlaklarının tedavisinde
- Cilt yaşlanmalarının tedavisinde kullanılan son derece etkili bir yöntemdir.
Kupa – Hacamat
Herhangi bir hastalıktan dolayı veya sağlıklı kalmak maksadıyla vücudun belli bölgelerini hafifçe çizip üzerine bardak veya şişe oturtarak kan alma işlemine, hacamat denir.
Kan aldırmadan sadece kupa uygulayarak yapılan tedaviye de kupa tedavisi denilmektedir.
Nasıl Etki Eder?
- Cilt altı kan dolaşımını artırma
- Kas gevşetici etki
- Kan dolaşımını artırmak
- Toksinlerin ve karbondioksitin dışarı atılmasına yardımcı olmak
Hangi Durumlarda Kullanılır?
- Ağrı tedavisi (Bel ağrısı, fibromiyalji, kolda ağrı-uyuşma, migren, kanser ağrısı vb.)
- Karpal Tunel Sendromu
- Ateroskleroz ve yüksek LDL
- Eklem ağrısı ve romatoid artrit
- Vücut savunma sistemini güçlendirme
- Akut gut artriti
- Herpes zoster
Öncesinde mutlaka muayene ve kan tetkiklerinin yapılması gereklidir.
Nöral Terapi
Nöral terapi, enjenksiyon yöntemiyle lokal anestezi uygulanarak otonom sinir sistemini etkilemek ve bu sayede vücudun kendini iyileştirme fonksiyonunu devreye sokmak anlamına gelen, birçok hastalıkta kullanılabilen tedavi yöntemidir.
Nöral Terapi Hangi Hastalıklar ve Durumlarda Uygulanır?
- Migren ve diğer baş ağrıları
- Bel ve boyun fıtıkları
- Omuz ağrıları
- Diz kireçlenmeleri, menisküs ve bağ lezyonları, sporcularda görülen diz travmasına bağlı durumlar
- Fibromiyalji, myofasial ağrı sendromu
- Kronik yorgunluk sendromu
- Tenisçi dirseği, golfcü dirseği gibi dirsek problemleri
- Karpal tünel sendromu, kübital tünel sendromu
- Yüz felci
- Trigeminal nevralji
- Huzursuz bacak sendromu
- Demanslar
- Uyku bozuklukları
- Beyin sisi
- Baş dönmesi, kulak çınlaması
- Bacaklarda dolaşım bozuklukları (damar tıkanıklıkları, varisler)
- Diyabet gibi hastalıklara bağlı nöropatik tablolar, nöropatik ağrı
- Astım ve alerji durumları
- Bağışıklık sistemini güçlendirmesi
- Kronik sinüzit, kronik otit gibi kronik enfeksiyon durumları
- Zona
- Bağırsak hastalıkları (irritabl bağırsak sendromu, kronik kabızlık, gaz şikayetleri, karın ağrıları gibi)
- Depresyon, anksiyete bozukluğu
- Kronik pelvik ağrılar
- Kronik cilt hastalıkları
- Tedaviye dirençli ve tekrarlayan üriner sistem enfeksiyonları ve disüri (idrar yanması) durumları
- Hormonal hastalıklar (guatr, menopoz yakınmaları, adet düzensizlikleri, infertilite)
- Sağlıklı yaşam için toksinlerden arınma ve antiaging için uygulanabilir
Nöral terapi nasıl uygulanır?
Lokal anestezik ilaçlar, serum fizyolojik denen vücut sıvısına eşdeğer sıvılarla seyreltilir. Çoğunlukla cilt içine uygulanır. Ayrıca kas içi, ganglion, eklem içi uygulamalar da mevcuttur. Ağrılı bölgelere, tetik noktalara, sinir segmentlerine, varsa bozucu alan adı verilen alanlara, bazı akupunktur noktalarına uygulama yapılabilir. Bu tedavide ince çaplı ve tek kullanımlık iğneler kullanılır.
- Myastenia gravis, Parkinson ve multiple skleroz hastaları
- Kalp yetmezliği, II. ve III. derece AV kalp bloğu olan hastalar
- Pıhtılaşma bozukluğu olan hastalar
- Ruhsal hastalığı olanlar
- Akut cerrahi endikasyonu olanlar
- Aspirin gibi kan sulandırıcı ilaç kullananlar ( İlaç 1 hafta süre ile bıraktırıldıktan sonra nöralterapi uygulanabilir)
- Troid için atom tedavisi alan hastalarda 6 ay, troid sintigrafisi çektiren hastalarda da 1.5 aydan önce uygulanmamalıdır.
- Karpal tünel sendromu, kübital tünel sendromu
Nöral Terapi Kimlere Göre Uygulanmaz?
Nöral terapi her yaşta hastaya uygulanabilir. Kan sulandırıcı kullanan hastalarda, bazı uygulamalarda dikkatli olunması gerekir. Ayrıca lokal anestezik ilaçlara alerjisi olan hastaların yaptırması uygun değildir. Koopere olmayan hastalar, aktif psikotik hastalığı olanlar, Miyastenia Gravis tanılı hastalarda da uygulanması önerilmez.
Ağır demans, akut kalp ve dolaşım sistemi hastalıkları, ileri evre konjestif kalp yetmezliği, genetik hastalıklar, tüberküloz, sepsis gibi ağır enfeksiyon durumları, kronik hastalıkların son dönemi, hareket kısıtlılığı olan ciddi artroz durumlarında yararı kısıtlıdır. Ancak bu hastalıkları olanlar da, bozucu alanların bulunup ortadan kaldırılması ile fayda görebilir.
Terapi iki temel mekanizma ile çalışmaktadır. Birincisinde rahatsızlığın uzandığı omurga bölümüne yapılan anestezik madde enjeksiyonu esastır. İkincisi ise rahatsızlık olan bölgeye yapılan enjeksiyondur. Nöral terapide lokal anestezik uygulamalar; cilt altı, kas dokusu, vücuttaki yara ve ameliyat izleri, eklem içi ve ağrılı noktalara yapılır. Enjeksiyonlar sinir içerisine yapılmaz. Uygulamalarda genellikle ince, küçük insülin iğne uçları kullanılmaktadır.
Nöral terapinin avantajları nelerdir?
Oldukça geniş bir kullanım alanına sahip olan nöral terapi, kısa sürede cevap alınabilecek bir tedavi şeklidir. Hem tedavi edici hem de koruyucu hekimlik alanlarında kullanılabilen ve uygulaması kolay olan bu tedavide yan etki nadirdir ve genellikle görülmez.
NÖRAL TERAPİ İLE İLGİLİ SIK SORULAR SORULAR
Nöral terapi ne işe yarar?
- Nöralterapi vücudumuzda çok geniş bir elektriksel ağ yapısında olan vejetatif (otonom) sinir sisteminin uyarılmasını ve regülasyonunu sağlar. İnsan vücudu tamamen birbiri ile ilişkili bir yapıdır. Bu ilişki otonom sinir sitemi denen sinirsel ağ ve fasya dediğimiz zarlar aracılığı ile olur. Bu yapıların herhangi bir yerindeki aksaklık, sistemin tamamında etkiler ortaya çıkarır. Bioelektriksel aktivite bozulur. Nöral terapide temel amaç aksaklıklara neden olan hücre elektriksel özelliğini düzelterek tüm sistemin kendini düzeltmesini sağlamaktır.
- Nöralterapide özellikli yerlere uygulanan lokal anestezik enjeksiyonu ile vücutta üç tane dolaşım düzenlenmiş olur. Bunlar; kan dolaşımı, lenf dolaşımı ve sinirsel iletidir. Bir dokunun kan dolaşımı artınca o doku beslenir; lenf dolaşım artınca doku metabolitlerinden arındırılır yani temizlenir ve sinir iletisi artan, düzenlenen doku ise daha düzenli çalışır. Dolasıyla, beslenen temizlenen ve düzenli komut alan dokunun kendini iyileştirme kapasitesi artar.
- Doğal bir tedavi olarak kabul edilen nöral terapi, ilaç tedavisi değildir. İğnelerdeki kısa etkili lokal anestezik maddenin otonom sinir sistemi üzerinde oluşturduğu uyarıdan faydalanılır. İğne cilde yapılır yapılmaz bu uyarı sinir ağında yayılır ve bio-elektriksel olarak düzelme oluşturur.
Nöral terapide kortizollu ilaç mı kullanılır?
- Nöral terapide kortizol kullanılmamaktadır. Lokal anestezik ilaçlar, serum fizyolojik ile seyreltilerek uygulanır. Başka bir ilaçla karıştırılmazlar. Kullanılan lokal anestetik ilaçlar prokain ve lidokaindir.
Nöral terapinin kaç seans uygulanması gerekir?
- Hastanın şikayetinin ne olduğuna, başlangıç zamanına, muayene bulgularına göre seans sayısı, sıklığı değişebilir. Şikayetleri yeni başlayan hastalarda iki ya da üç seanslık bir tedavi yeterli olabilmektedir. Uygulanacak seanslar arasında 48-72 saat olması önerilir.
- Kronik problemlerde ise daha uzun tedavi süresi gerekir ve en az 6 seans uygulanması önerilir. Hastaya göre değişmekle beraber başlangıçta haftada 2 olacak şekilde tedaviye başlanır, sonra gerekirse haftada bire düşülebilir. Toplam seans da yine hastanın klinik gidişi ile ilişkilidir. Tedavi genellikle 6 ile 12 seans uygulanır.
Nöral terapi ağrılı bir tedavi midir?
- Nöral terapi uygulama sırasında hafif ağrı hissedilebilir. Ancak bu ağrı kısa süre içinde geçer.
Nöral terapinin yan etkileri nelerdir?
- Uygun tekniklerle, dikkatli bir şekilde yapılan nöral terapide majör komplikasyon beklenmez. Ancak kanama bozuklukları olanlar, kan sulandırıcı kullananlarda uygulama sonrası kanama olabileceği için bazı teknikler kullanılmaz.
- Nöral terapide çoğunlukla yan etki gözlenmez. Sık görülen yan etkiler arasında baş dönmesi ve vazovagal senkop bulunurken; nadir görülen yan etkiler arasında ise kulak çınlaması, ağızda metal tat, ağızda uyuşma hissi, tansiyon düşüklüğü, bradikardi ya da taşikardi, alerjik reaksiyonlar, kramlar yer almaktadır. Ayrıca enjeksiyon yapılan bölgelerde morarma olabilir.
Glutatyon Nedir?
Bağışıklık sistemini güçlü tutmak için sağlıklı yaşam, düzenli beslenme, egzersiz ve yaşam tarzıyla birlikte vücutta doğal olarak bulunan antioksidan maddeler de kritik bir yer tutar. Bunlardan biri de glutatyondur. Vücuttaki önemli antioksidanlardan biri olarak kabul edilen glutatyonun insan vücuduna katkısı yadsınamayacak kadar önemlidir. Glutatyon düşüklüğüyle birlikte çeşitli belirti ve hastalıklar ortaya çıkabileceği gibi glutatyonun olması gereken düzeye gelmesi halinde bazı semptomlarla birlikte hastalıklara karşı fayda sağladığı da görülmüştür.
Glutatyon Faydaları Nelerdir? Ne İşe Yarar?
Düzensiz beslenme, çevresel faktör ve stres gibi unsurlar, glutatyon seviyelerini etkiler ve düşürür. Yaşın ilerlemesiyle birlikte de glutatyon değerlerinde düşüş gözlemlenir. İnsan vücudu tarafından doğal olarak üretilmesinin yanında kapsül ve sıvı olarak da alınabilen glutatyonun güçlü bir antioksidan olması dolayısıyla bağışıklığı güçlendirme, kalp hastalıkları, karaciğer tedavisi ve yaşlanmanın etkilerinin azaltılması gibi vücuda sağladığı yararlar ön plana çıkar.
Glutatyonun Faydalarını Aşağıdaki Başlıklar Altında Özetlemek Mümkündür:
- Oksidatif stresi azaltır: Yüksek seviyelere ulaşan oksidatif stres; diyabet, romatoid artrit ve kanser gibi birçok hastalığın habercisi olabilir. Güçlü bir antioksidan olan glutatyon, oksidatif stres düzeyini düşürme konusunda etkili olabilir.
- Sedef hastalığına iyi gelebilir: Enflamasyonu azaltıcı etkisi bulunan glutatyon, ciltteki sedef hastalığının tedavisinde faydalı bir yardımcı olarak tercih edilebilir.
- Karaciğer hastalığında hücre hasarını tamir edebilir: Glutatyon, alkol kullanan veya kullanmayan insanlarda meydana gelen kronik yağlı karaciğer hastalığında kandaki protein, bilirubin ve enzim seviyelerini iyileştici etkisi olduğu görülmüştür.
- İnsülin direncini yükseltir: Yaş ilerledikçe vücutta üretilen glutatyon değeri düşer ve bu da glutatyon eksikliğiyle bazı hastalıkları beraberinde getirir. Yapılan araştırmalarda yaşlı bireylerin diyetine eklenen sistein ve glisin eklenmesiyle glutatyon seviyeleriyle birlikte insülin dirençlerinin arttığı gözlemlenmiştir.
- Periferik arter hastalığı yaşayanlarda hareketliliği artırır: Özellikle bacaklardaki plakların tıkanmasıyla oluşan periferik arter hastalığı yaşayan kişilere glutatyon verilerek hareketliliğin artırılması amaçlanabilir.
- Kanser gelişmesi riskini azaltabilir: Daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmasının bir gerçek olmasına rağmen glutatyonun yeni kanser riskini azalttığı yönünde çalışmalar söz konusudur.
- Parkinson hastalığı tedavisinde kullanılabilir: Glutatyon seviyelerinin ortalamasını koruyarak parkinson hastalığının semptomlarına yardımcı olmak söz konusu olabilir.
- Ülseratif kolit hasarlarının tedavisinde destek görevi görür: Glutatyon takviyesiyle kolit hasarlarının bir kısmının iyileştirebileceği görülmekle birlikte bu konuda daha kesin çalışmalara ihtiyaç vardır.
- Otizm bozukluklarını iyileştirme gücü bulunur: Otizmli çocuklar üzerinde yapılan araştırmalarda glutatyon değerlerinin otizmli olmayan çocuklara göre daha düşük olduğu belirlenmiştir. Glutatyon takviyesiyle birlikte otizm bozukluklarının semptomlarının azaltılması hedeflenir.
- Diyabet etkisini minimize edebilir: Uzun süre devam eden yüksek kan şekeri seviyeleriyle glutatyon eksikliği arasında bir bağlantı olduğu ortaya çıkarılmıştır. Yapılan çalışmalar, glutatyon takviyelerinin kontrolsüz diyabeti olan kişilerde oksidatif stres ve hasarı azaltarak yüksek kan şekeri seviyelerini düşürdüğünü göstermiştir.
Bunların yanı sıra glutatyonun fayda sağladığı ve iyileşmesi yönünde yardımcı olduğu bazı hastalıklar ise şöyledir:
Glutatyon Nasıl Yükseltilir? Glutatyon Tedavisi Nasıldır?
Hem doğal hem de kapsül ve sıvı şeklinde tüketerek vücuttaki glutatyonun seviyesini yükseltmek ve eksikliğini tedavi etmek mümkündür. Glutatyon, içeriğinde yüksek miktarda kükürt molekülleri barındırır. Bu sebeple kükürt oranı fazla besinler tüketerek doğal olarak glutatyon üretimine destek olmuş olursunuz.
Glutatyon içeren besinlerin başında ıspanak, brokoli, karnabahar, brüksel lahanası, sarımsak, soğan ve baklagil çeşitleri yer alır.
Glutatyon serum
Glutatyon serum alarak hücreleti yenileyip bağışıklık sistemini güçlendirebilirsiniz. Glutatyon serum takviyesiyle glutatyon değeri artacak ve olası hastalıkların önüne geçme konusunda yardımcı olacaktır. Tüm bunların yanı sıra glutatyon tedavisi için soğan, sarımsak, brokoli, ıspanak ve lahana gibi besinler de kükürt oranı yüksek olduğu için tercih edilebilir.
Glutatyon Yan Etkileri ve Riskleri Var mı?
Glutatyon, doğal olarak yükseltilmeye çalışıldığı takdirde herhangi bir tehlike veya yan etki meydana getirmez ancak takviye kullanmak da herkes için önerilmez. Glutatyon yükseltici takviyeler tüketildiğinde ortaya çıkabilecek olası yan etkileri şunlardır:
- Şişkinlik
- Karın krampları
- Nefes darlığı
- Alerjik reaksiyonlar
Tüm bunlarla birlikte yüksek oranda glutatyon miktarı aynı zamanda çinko seviyesinde azalma meyddana getirebilir. Glutatyon değerini sağlıklı bir şekilde yükseltmek için uzman doktor kontrolünde testlerin yapılması tavsiye edilir.
Glutatyon Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Glutatyon herkes kullanabilir mi?
- Yeterince çalışma olmadığı için glutatyonun gebelere ve emzirenlere, kanser tanısı alan / kanser riski yüksek olan ve kemoterapi gören hastalara verilmesi önerilmez.
En iyi glutatyon takviyesi hangisi?
- Glutatyon üretimi için en önemli unusurlardan biri selenyum ve kükürttür. Selenyum içeriği yüksek besinlerden balık, yumurta ve hindi tüketilebilir.
Glutatyon gençleştirir mi?
Bunların yanı sıra glutatyonun fayda sağladığı ve iyileşmesi yönünde yardımcı olduğu bazı hastalıklar ise şöyledir:
Osteopati Nedir?
Osteopati, kemik, eklem ve kasların masajı yoluyla manipüle edilerek tıbbi bozuklukların tedavisini hedefleyen tamamlayıcı tıp uygulamasıdır. Osteopati de prensip, vücut içerisindeki kas-iskelet, organ, sinir ve dolaşım sistemi arasındaki ilişkiyi incelemeye dayanır. Hastayı bütünsel bir bakış açısıyla değerlendirir ve iyileştirilebilecek vücut yapı ve fonksiyonlarını düzeltmeye çalışır.
Osteopatinin amacı, hücresel düzeyden dokuya kadar dolaşımı artırmak ve vücudun kendini iyileştirme mekanizmalarını devreye sokmaktır. Örneğin, çene ekleminde veya omuzda bulunan şikayetlerin kaynağı ayak bileği problemi olabilir.
Osteopati Temel Bölümleri
- Parietal Osteopati: Kas-iskelet problemleri üzerine yoğunlaşır.
- Visseral Osteopati: Organsal yapılar, damar, sinir ve bağ yapılarındaki bağlantıları inceler.
- Craniosacral Osteopati: Kafa kemikleri ve omurganın altındaki kemik çıkıntının ilişkilerini ve sıvı dolaşımını araştırır.
Osteopati İlkeleri
- Birlik: Kişi, beden, zihin ve ruhtan oluşan tek bir birimdir.
- Oto-düzenleme: Vücut kendi kendini düzenleyebilir, yenileyebilir, iyileştirebilir ve mevcudu koruyabilir.
- Yapı ve Fonksiyon İlişkisi: Yapı ve fonksiyon birbirleriyle ilişkilidir.
- Tedavi: Tedavi, vücut bütünlüğüne, kendi kendini düzenleyebilme yeteneğine ve yapı ile fonksiyon arasındaki ilişkiye dayanır.
Osteopati Kullanım Alanları
Osteopati, eklemlerin normal fonksiyonunu ve stabilitesini yeniden sağlamayı amaçlar. Bunun dışında, bazı hastalıkların vücut tarafından kendiliğinden onarılmasını sağlamak için destekleyici tedavi olarak kullanılır.
Osteopati ile Tedavi Edilebilen Hastalıklar
- Omurga ve kemik eklem sisteminin akut ve kronik ağrıları
- Boyun bölgesi sinir hassasiyetleri, siyatik sinir ağrıları
- Migren, gerilim tipi baş ağrıları
- Duruş bozuklukları
- Travmalar sonrası ağrı sendromları
- Psikolojik nedenlerle kas iskelet sistemi ağrıları (anksiyete, depresyon)
- Kronik nörolojik hastalıklar (Alzheimer, MS) için destek tedavi
- Uyku bozuklukları